
Bu sene teniste tarih yazalım
Kupaları Federer'e bırakmayalım
Ne Nadal,ne Murray,ne de Djokovic
Haydi bastır Soderling sensin şampiyon
Bu blogu her ne kadar kar amacı güderek açmamış olsak da bir çok yazar gibi bizim amacımız da geniş kitlelere hitap edebilmek...Elbette bu uğurda popüler kültürün birer kurbanı olarak kalitemizden, biçim ve içerik anlayışımızla, elitliğimizden ödün vermeyeceğiz. Bu başlık altında, basketbol başta olmak üzere, hayatı paylaşacağız sizlerle. İyi eğlenceler...
Bu gece bizleri uykusuz bırakacak ama bunu yaparken bize keyifli bir "sabaha karşı" vaat eden bir maç önümüzde.Nba Doğu Konferansı 2.maçı.Bir tarafta Lebron,diğer tarafta gururumuz Hido ve koca bebek Howard.İlk maçta özellikle 2.yarı ortaya konan basketbol ziyafeti bu maçta da karşımıza çıkacaktır.
Tıpkı tahmin ettiğimiz gibi, serinin 2. maçında çekişmeli geçen 4 çeyreğin ardından gülen taraf Billups ve Melo'nun ekibi oldu. Bu sonuçla ciddi bir avantaj yakaladı Denver bana göre, çünkü NBA'de deplasman kavramının ender geçerli olduğu yerlerden biridir Pepsi Arena yani Nuggets'ın sahası. Lakers'ın biraz şansa ihtiyacı olacak.
Lig maçlarının CINE 5 ten yayınlandığı zamanları hatırlıyorum ben. Maçları Murat Murathanoğlu'yla İsmet Badem sunardı hatta. Daha çok küçüktüm ben o zamanlar, okula daha yeni başlamıştım. Ama o kadar çok seviyordum ki basketbolu, her hafta sonu, ağlaya zırlaya beni bir basket maçına götürmesi için ikna ederdim annemi. Kimin maçı olduğu hiç önemli değildi benim için; Darüşşafaka - Büyük Kolej maçına gittiğimi bile hatırlıyorum. O kadar çok maça gittik ki 90'lı yılların sonunda, eline basketbol topu almamış annem bile basketbol hastası olup çıkmıştı bir anda. Aradan yıllar geçti, maçlara kendi başıma gitmeye başladıkça, annemin basketbol sevdası da git gide azaldı haliyle. Ama bana geçen gün öyle bir şey sordu ki, bütün anılarım gözümde canlandı: " O değil de, bi aralar bi Tofaş efsanesi vardı, n'oldu o? "
Lakers-Nuggets serisinin 2. maçı bu gece 4'te oynanacak. Size tavsiyem, uykusuz kalmak pahasına bu maçı kaçırmamanız. Çünkü öyle bir ilk maç oynandı ki 2. maçın izleyenlere zevk vermemesi imkansız. Phil Jackson tarafından şampiyonluğa inandırılmış Lakers'lılar batı şampiyonluğunun çantada keklik olmadığını gördüler ilk maçta. Hatta maçın bitimine 15 saniye kala Anthony Carter o utanç verici hatayı yapmasaydı, saha avantajı elinden kayıp gitmişti belki de Kobe ve ekibinin. Neyse ki şans yardım etti ve son anda maçı götürdüler. Bu nedenle iyi mücadelesinin karşılığını alamayan Nuggets bu maça ayrı bir hırsla çıkacaktır. Özellikle Nene, Andersen ve Kenyon Martin üçlüsünün Bynum ve Gasol'u pota altından sileceğini düşünüyorum. Dış şutlarla etkili olacak mavililerin bulacakları 2. şans sayılarıyla da maçı koparmaları kaçınılmaz olacaktır.


Geçen senenin finalisti LA Lakers, zor da olsa 7 maçlık bir serinin ardından Houston Rockets'ı 4-3 geçmeyi başardı.Güzel maçlara sahne olan bu serinin küçük bir özetini geçelim.Bu serinin en belirgin özelliği playoffların en gergin serisi olmasıydı.7 maç boyunca çalınan teknik faullerin ve çıkan sürtüşmelerin haddi hesabı yok.Özellikle Ron Artest'in savunma yapayım derken rakibi dövmesinden dolayı ortalık pek çok kez karıştı.Bu olaylara birlikte seri normal seyrinde ilerliyordu.McGrady'siz Houston batının en iyisi olan LA'ye karşı elinden gelenin en iyisini yapıyordu.İlk maçı kazanmış fakat daha sonraki iki maçı kaybetti.Gergin geçen maçlarda Houston için talihsizlikler bitmedi ve takımın lideri Yao Ming 4. maçta sakatlandı.Artık herkes serinin çok rahat bir şekilde LA'in ellerinde olduğunu düşünmeye başlamıştı ki Nba'de 2. sezonunu geçiren oyun kurucu Aaron Brooks sahneye çıktı.Onun gayretiyle ve arkadaşlarının yardımıyla 4.maçı Rockets aldı.Artık sinirlenmeye başlayan LA Staples Center'daki 5.maçı 40 sayı farkla aldı ve zihinlerdeki şüpheyi aldı götürdü.Derken Yao'suz ve McGrady'siz Houston evindeki 6.maçı yine Brooks,genç ve playoff tecrübesi az olan oyuncularla kazanmasını bildi.
Evet, aynen böyle seslendi tüm dünyaya Orlando-Boston maçının spikeri dün gece. Hido başarılı bir performans sergileyerek Boston'un hesabını kesti. 101-82'yle tonton van Gundy'nin çocukları güldü ve konferans finalinde Cleveland'in rakibi oldular.



Geçtiğimiz 15 yılda Türkiye'nin zaman zaman Avrupa'da ve dünyada başarılı olduğu dönemlere tanık olduk : Efes'in Koraç Kupasını kaldırması, yine Efes Pilsen'in ardarda Euroleague'de gösterdiği son dörde kalma başarısı, Türkiye'nin Avrupa 2.liği ve en yakın tarihte Japonya'daki dünya 2.liğimiz... Bunlar hiç de küçümsenecek başarılar değil; ancak önemli olan en tepeye ulaşabilmek değil en tepede kalabilmektir bana göre. Bunu yapamadığımız için elde ettiğimiz başarılar istikrarsızlığımızın gölgesinde kaldı hep. Ancak " Doğa Koleji'nin Dünya şampiyonluğu" gibi, altyapı seviyelerinde gelen başarılar gelecek için beni daha da umutlandırmakta...Detroit Pistons ile şampiyonluklara ulaşan, daha sonra 1992 Barcelona Olimpiyatları'nda Dream Team'in koçluğunu yapan basketbol duayeni Chuck Daly 78 yaşında hayatını kaybetti.Kendisini saygıyla anıyoruz.

Kimileri NBA'de bu sezonun play-off haritasını çoktan çizmişti. Finalin adını bir kenara yazmış hatta, daha da ileri gidip şampiyonu ve MVP'yi bile açıklama cüretinde bulunmuşlardı. Çok geçmeden play-off lar başladı ve bu tahminlerde bulunan insanların dediklerini haklı çıkaracak tezleri git gide kuvvetleniyordu. Kobe ve arkadaşları fırtına gibi bir başlangıç yapmış, şeker Memo'muzun Jazz'ını bir çırpıda devirmişti. Şimdi de Rockets'ı süpürmenin hesaplarını yapan melekler şehrinin çocukları, kupaya giden yolda emin adımlarla ilerlemeyi sezon başından kafalarına koymuşlardı bile.
Dwight Howard
Kevin Garnett
LeBron James
Kobe Bryant
